havada

havada
airborne, in the air

İngilizce Sözlük Türkçe. 2010.

Игры ⚽ Нужен реферат?

Look at other dictionaries:

  • havada kalmak — 1) yerden yüksekte bulunmak Masanın bir ayağı kısa olduğundan havada kalıyor. 2) mec. sonuca ulaşmamak Yine de bir öğretmenin iyi niyetinin, ilgisinin böyle havada kalışından acı duydu. A. Ağaoğlu 3) mec. bir iddia dayanaksız olduğundan… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • burnu havada — sf. Çok kibirli Ona kalsa evleneceğiz ama annesi beni istemiyormuş. Burnu havada kadının. E. Bener …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • ağzı havada — sf. Çevresindekilerden habersiz, alık, şaşkın (kimse) …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • başı havada — sf. 1) Sevinçli (kimse) 2) Kibirli, gururlu (kimse) …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • leyleği havada görmek — şaka çok gezmek …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • perende atmak — havada çark gibi dönerek takla atmak Ali çocuk gibi perendeler atarak otlarla, yamaçlarla sarmaş dolaş oluyordu. Halikarnas Balıkçısı …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • hava bozmak — havada yağmur, kar, dolu veya fırtına başlamak Hava birden bozmuş, daha doğrusu poyraza çevirmişti. S. F. Abasıyanık …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • BÜRCAS — Havada ağaç başında olan nişan …   Yeni Lügat Türkçe Sözlük

  • hava hukuku — Havada ulaşımı düzenlemek için konulmuş hukuk kurallarının bütünü …   Hukuk Sözlüğü

  • muallak — havada boşta duran; sürüncemede kalmış …   Hukuk Sözlüğü

  • hava — 1. is. <ər.> 1. Yer atmosferini əmələ gətirən qazların, başlıca olaraq azotla oksigenin qarışığı. Havanın təzyiqi. Şara hava doldurmaq. Təmiz havada nəfəs almaq. Rütubətli hava. 2. Yeri əhatə edən boşluq, ənginlik; fəza. Quşlar havada uçur …   Azərbaycan dilinin izahlı lüğəti

Share the article and excerpts

Direct link
Do a right-click on the link above
and select “Copy Link”